20 June 2007




Bu yumurta kabuğunda dereotu yetiştirme fikir sahibi ben değilim aslında, ama arada denerdim ve bir türlü beceremiştim. Ya suyunu çok kaçırırdım, ya tohumu, iki daldan sonra yaşatamazdım. Ama bu sefer işi sağlama aldım, ve dört jumbo yumurta kabuğunu bu işe ayırdım, gerçi sadece bir tanesinde başarı elde ettim ama oldu. Maksat bu kabukta yetişen dereotunu baklanın ya da kabağın üstünde kullanmak değil, maksat bir gün karşıma çıkma olasılığına inandığım Elf'in birine, boyuna göre eşya icat etmiş olmak.

Fotoğraftaki diğer elemanlar ise benimle bu ülkeye gelen ganimetlerim. Deniz yıldızı kokladınız mı hiç bilmem ama ben arada elime alır koklarım, gerçi yanında otursam bile alırım kokusunu, kışın ortasında kumsalda yürürseniz hele de kayalık yerler de varsa yakınlarda, aynı ortamın kokusu bu yıldızda da mevcuttur. O yüzden odanın baş köşesinde durur bu, ne Atlantik okyanusunun kahverengi kumlarından çıkan midye kabuklarının, ne hobi mağazalarında envai çeşitte karşınıza çıkan kabukların yerini tutar bendeki, o taa memleketten buraya gelmiştir, o kadar. Denizatım da ona keza...

Diğer çiçeklerimi de merak ediyor olabilirsiniz belki, onca anlattım sardunya almaya gittim diye zamanında, aşağıda görün bakın, bula bula iki sap aldığım sardunyam yağmurla ne hale geldi
.




Burası baharat köşem, soldan sağa saksıdakiler sırasıyla; nane (komşudan koparılıp saksıya ekildi), biraz arkadaki dereotu, öndeki maydanoz ve en sağdaki kekik. Kekik mis gibi kokuyor, konu komşuya dağıtacağım bu gidişle, çok hızlı büyüyor. En arkadaki demir dökme köpek, sayfamın maskotunun evdeki hali: Daral.


Petunyalar ve begonvilim. Beyaz petunyanın köşesindeki, boşa giden yumurta kabuklarından biri.




Aşağıdakiler de aslında Türkiye'ye götürülmek için alınmış ama sonradan vazgeçilip bana emanet edilen çiçekler. Sırasıyla peperomia adlı salon çiçeği, diğer ikisi de Yeni Gineli impatien isimli çiçekler.



Ve beni yaz kış yalnız bırakmayan kaktüslerim, hepsi bir yana bunlar bir yana, o kadar severim.



İşte ben de aslında çok vakit ayıramasam da, çiçeklerle az çok uğraşıyorum ve farkına vardım ki bu ilgi yaşla orantılı olarak daha da arttı.

Son olarak da yumurta kabuğunun fincan tabağına yapıştırılmış haliyle sizi başbaşa bırakırken, yaz sıcakları ile birlikte herkese iyi tatiller diliyorum. Ben denizden uzak, ormanlar içindeyken, bol oksijenden yanaklarım allaşmışken, güneş de zaten artık zararlıyken, yıldızımı
koklaya koklaya otururum.






Not: Bir Burak Kut kalmıştı, o da camiaya katıldı. Yeni şarkısını dinleyince, önceden nerden duydum bu melodiyi diye kolaçan ederken, Daddy Yankee çıktı karşıma.


Bir diğer not: Yumurtaların halihazırda içinde tohumuyla satıldığını da öğrendim Bembi'den, şurayı tıklarsanız daha nicelerini görürsünüz. Tıklayın

34 comments:

Bocuruk said...

Sanemcim,
Çiçekleri çok sevmeme rağmen salonumda 4 çiçeğim var sadece. Bir de pencere önünde 3 küçük saksıda çiçeklerim. Balkonuma büyük saksılara limon çamı yapmıştım ama uzadıkça kökleri de büyürmüş ya kıyamadım apartman görevlimize verdim bahçeye aldırdım. Saksılar boş şimdi. Yaşla birlikte çiçeklere ilginin arttığı tesbiti benim için de doğru ama istediğim gibi ilgilenemiyorum. Daddy Yankee güzeldi. Ben Burak Kut tan dinlememişim bunu henüz.
Kekikten ben de isterim :))
Sevgilerimle...

Berceste said...

Pek sevdim ben jumbo yumurtadan saksıyı :) Kaç gündür merakla bekliyordum! Diğerleri de gayet güzeller. Daral'ın yanındaki su için olan zımbırtıları da çok seviyorum. Bir arkadaşım sağolsun hediye almış bana. İçine goncamın getirdiği çiçeklerden kurutup koydum :P

Sen gene jumbo yumurta alırsan, nanelerden ek içine onun. Naneler çabuk büyüyorlar! Eşim çim biçme makinesiyle dalmış aralarına... Garibanların dünyası şaşmış :)

Böcürük, çık İzmir'in dağlarına, oralardan topla kekikleri yahu! Hatta bize de sen yolla :P Burada kulaklı lavantalar gördüğümde pek şaşırmıştım. Meğer Ayvalık onlarla doluymuş. Ayvalık'lı ve burada yaşayan bir arkadaşım söyledi...

Çoğu bitki Anadolu'dan yayılmış zaten! Ziyaret için gelip, gidenler, yanlarında taşımışlar senelerce...

B5 said...

Denizyildizlari, kabuklari konusunda KESINLIKLE sana inaniyorum. Deniz kokusu gitmesin diye yikanmayan kabuklar duruyor.
Haftaya senin icin de sahipsiz evleri toplarim TR denizinden ;)
Bir aksilik cikmazsa gidiyoruz iki haftaligina ;)
Ne cok cicegin varmis senin saksida. Benim mutfaklik otlar uc-dort gun dayaniyor(markette satilan mini saksilar), sonra kuruyorlar :/, yenisini yemege gore aliyorum... Anlamiyorum bu isi.
---
Yumurta saksisi pek portatif gozukuyor aslinda, tam benlik :)

Anonymous said...

Canim, bende cicekleri cok severim. Ama ikitane canavarim var, mutlaka ciceklerimi yok ederler.:)) Onun icin almaya kiyamiyorum.
Biraz konundan konuya atliyacagim.
Sardunyalar, burdan gayet guzel gozukuyorlar.Sardunya bende alip , yetistirmek istiyorum. Balkonda cok suslu duruyorlar.
Baharat kosene bayildim. Zamanim olsada bende ilgilenebilsem. Baharatlarin kokusunu hissedebiliyorum.Kekikler buyudugunde bende isterim.
Annecigimde, kaptusleri cok sever. Annemin evinde de bir sehpa dolusu vardi. Bende goruntusunu cok severim.
Senin de soyledigin gibi buyudukce lezzetler, zevkler vs vs. bircok sey degisiyor. Bazen bende farkina variyorum.Malesef:)
O espiri tabi ki, her yasin ayri bir guzelligi var derler, dogru sanirim.
Bizlere, evinin balkonunu actigin icin mutluluk duyduk. Cicekler insani cok rahatlatir bence. Senin ciceklerde bana ilac gibi geldi.Icime bir huzur dogdu sabah sabah..Bol bol kahkahali bir gun dilerim.

Anonymous said...

Sanemcim, cimli yumartan da cok hos gozukuyor burdan. Dekarasyonun havasi baska tabi ki...Yumurtana iki goz, bir de gulumseyen bir agiz koysan daha mi?! sevimli olur acaba..:)

baykusgozu said...

Yandaki logoyu sitenize eklemis olmaniz, gelen yorumlardaki imla hatalarini soylememenize engel teskil eder mi diye merak ediyorum? Bir sekilde dogru yazalim diye bir ise girismisseniz, tahmin ediyorum uyarmak da goreviniz. Ise OZGUNCE hobi hanimin yazdigi yorumu duzeltmekle baslayabilirsiniz. Bir paragrafinda toplam sekiz tane -de -da eklerinin yanlis yazimi var, ve daha sonrasinda benim gibi Turkce karakter kullanmayip bir de ahkam keseni azarliyabilirsiniz mesela.

Berceste said...

Sevgili Baykuş Gözü, haklısın, ama biz gönül verip de bu işe başlarken şunu demiştik:
Teşekkür ederek Punto Amca'ya konuk olmadan önce diyoruz ki, hatalarımızı düzeltme işi tamamen kendi irademiz dahilindedir. Bu çerçevede kalkıp birimiz, bir diğerine böyle diyorsun, ama şunu yapmışsın, bunu etmişsin demesin. Uyarmak en doğal hakkınız ve ben dahil pek çoğumuzun gözünden kaçanlar olabiliyor, e-posta adreslerimizden bizlere özel olarak ulaşmak en kibar ve en doğru yol olacaktır. Ayrıca hiç birimiz dil uzmanı değiliz, böyle bir iddiamız da yok. Doğal olarak dilimiz sürçebilir! İnsanoğluyuz hata yapabiliriz. Önemli olan düzeltmek istememiz ve irademizi bu noktada yoğunlaştırmamız. Topluluk karşısında özenli olmaya dikkat etmemiz. Dilimizi katletmememiz.
(Bakınız: http://berceste.blogspot.com/2007/03/doru-yazalm-doru-konualm-dilimizi.html) ve de

Dilek’le bu konuda ne yapabiliriz diye konuştuk. "Bir grup kurup dil konusunda bir kampanya yapabiliriz" dedi. "İyi olur" dedim. Harekete geçtik.
Her yeni başlayan işteki karışıklığı yaşadık ilk zamanlar. Herkesin katılmak istemesi çok güzel. Bizim düşüncemiz şöyle:

* Hiç kimse kimseye sen şöyle yazdın, ben şöyle yazdım ikazında bulunmayacak.
* Amacımız tartışmak değil. Amacımız dili düzgün kullanmak.
* Bunun için kuralları hatırlayacağız, örnekler bulacağız, tüm bunları ortaya dökeceğiz.
* İsteyen faydalanacak, isteyen bildiğini okuyacak.
* Burada önemli olan Türkçemize ve birbirimize karşı saygıyı koruyabilmek.
(Bakınız: http://punto-punto.blogspot.com/2007/02/trkemize-neden-saygl-olmalyz.html#links)

Bu sebeple çok gözümüze batan birşeyler olduğunda, site alanlarımızı değil, özel e-posta adreslerimizi kullanarak kırıcı olmamaya özen gösteriyoruz. Siz de gözünüze çarpanları haklı olarak sahiplerine iletebilirsiniz.

Sevgiler...
(DDD'den sorumlu halkla ilişkiler bakanı :P )

Sanem said...

Bocuruk, limon çamını bahçeye göndermen çok isabetli olmuş, şimdi artık hem gözünün önünde dikili bir ağacın olacak hem evde yabana gitmemiş olacak. Kekik konusunda ise Berceste'ye katılıyorum, İzmir'de alası vardır, ne şanslısın! Selam söyle benden İzmir'e, pek özledim.



Berceste, nane dikmek toprak miktarı az olacağından nasıl olur ki? Senin nanelere de üzüldüm bak, ama hemen yenisi sapla anında tutuyor bunlar. Ben de Sndrfknella'nın tavsiyesi ile dikmiştim.

Su zımbırtısı dediğimiz bu alet sen de daha bir anlamlaşmış aslında, çünkü zamanla paslanıp, içinde su bırakmaya bile gelmiyor, rengi değişiyor. Kuru çiçek en güzeli. Bir de artık jumbo yumurta yerine, dediğin gibi devekuşu yumurtasına mı diksem bunları ben ;)


B5, bu kokuyu bilen bilir, seven de ondan sever zaten değil mi? Tatile gidiyorsun öyle mi, çok güzel, gez ve keyfini çıkar, gelince anlattıklarınla biz de gezelim böylece.

Senin bir ot vardı hani, onun durumu nasıl, çiçek verdi mi hiç? Güller evde nasıllar peki ;) İyi yolculuklar B5, güle güle git ve gel.


Özgünce, o iki minik canavar da alışır, sen beni dinle ek sardunyaları bahçene, rengarek ne güzel yakışır kim bilir. Bak kaktüs de fena değildir, hem bakımı kolay olduğundan, zaman da almaz, unutsan bile olur...

Baharatlara gelince, kekik sen istemesen de vericem, hele bir büyüsün, taze kekik ayrı güzel gidiyor yemeklerde hem ;) O yumurta kabuğunu da boyamayı düşünmedim değil ama kırılır diye korktum valla.



Baykuş gözü, Berceste zaten kurallarımızı hatırlatmış olduğundan, ben sadece bir iki satır bir şey demek istiyorum.

DDD grubuna katıldığımdan beri ben de yazıdilime özellikle daha dikkat eder oldum ve bir çok kişide de bu durum aynı. Bizim amacımız önce kendimizin doğru yazması, dilimizi koruması, zaten iki haftada bir kuralları işlememiz de bu yüzden. İsteyen yararlansın, isteyen düzeltsin diye, amaç isteyenin faydalanması sounçta. Ve buna vesile olmak. Yoksa kişilerin ifade edişlerine karışamıyacağımız gibi, ilkokuldan beri işlenen dilbilgisi kurallarına layıkıyla uyup uymadığına da kontrol edemeyiz. Ben karşılaştığım yanlışları böyle ortada değil de, özel olarak tanıyorsam üstelik zaten söylerim.

Hem azarlamak ne demek, çok rica ederim. Size haksızsınız demek istemiyorum, sadece bu benim görevim ve yapmak istediğim bir şey değil, ayrıca düşüncenizi açıkca belirttiğiniz için de teşekkürler.



Berceste, kuralları tekrar hatırlattığın için teşekkür ederim.

Deniz said...

Yumurta kabuğu saksın çok hoş. Diğer çiceklerine imrenerek bakıyorum,çünkü ben çiçek bakmayı beceremiyorum. Belki en altlardaki taşlar arasındaki (tabii alt kısmında toprak olduğunu anlayabiliyorum:)) kaktüsümsü bitkiler benim için daha uygundur. Her köşen çok özenle düzenlenmiş. Bitkiler, sahipleri sen olduğun için sağlıklı ve mutlular!

Deniz kokusu ise benim sevdiğim ve özlediğim bir koku. İnşallah haftaya 8 yıl sonra ilk defa denize gireceğim.

Eline sağlık.

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] said...

Sanemcim, hayatta bir çiçek yetiştirmeyi beceremedim, bir de hayvan beslemeyi. Çiçeklerim ya soldu, ya kurudu. Hayvanlarım da öldüğünde, çok fazla üzüldüğümden, yüreğimde acılar bıraktı. Ama senin çiçeklerine bayıldım. Ne güzel olmuşlar. Taze baharatlar da mis gibi kokuyordur. Yumurta kabuğunda ot yetiştirildiğini duymuştum da, hiç görmemiştim. Bir yaşıma daha girdim desem. Yaşlandım yani şimdi.:)))

PERİLİ KÖŞK said...

merhaba sanem..
birincisi yumurtanın içinde yeşil renk süper,
kaktüslerin harika...
hiç iyi bakamadığım halde inatla yaşayan üç çiçeğim var ...

Sndrfknella said...

Sanem'cim ne güzel bir balkonun var. Her köşesini nasıl da akıllıca değerlendirmişsin :))) Bayıldım, bayıldım :)

Yumurtayı alabilmek için Rıfkı ya da Sushi'yi Elf kılığına sokup kapına bırakabilirim, anla ne kadar çok beğendiğimi ;) Nanelerinin tutmuş olmasına da ayrıca çok sevindim :)

Öptüm çok :)

Sevgiler :))))

Anonymous said...

ya muabbet daha yenı baslayacak,
ama ben kaktuslerıde severımde,
sardunyalar daha bı hos gelır bana,
sardunyalar renklı gelır banada,
olsun ya ne farkeder-hıc-degıl aslında bence.aaa pardon ben kendımı tanıtmamısım dımı?eskı mamak orduevı pehlıvanlardanıyım:)
kacak guresıde hıc sevmem,ne o ole
alaskına dımı ama-esas meslegımmı
pardon:dr operator kuafor:)
sıtenızı sevdım,hadı eyvallah sımdılık,ben heryerdeyım,hıcbı yerdede degılım:)ha son bısı ıyı
egleneceler hepımıze bu by now:)
denız

Sanem said...

Deniz, sekiz yıl çok uzun bir ara gerçekten, eminim bir kaç gün inanılmaz özlediğini, denizden çıkmayarak kanıtlarsın. Kaktüslerimi ben de çok seviyorum, diğgerleri kışın beni terkediyor, onlar her daim benimle. Sana çok iyi tatiller diliyorum Deniz'cim.

***

İncegül, bak maxi ile miniye bir meşgale, ver ellerine kabukları, kendileri diksin, büyütsün. Ben çiçek beslemeye yakın zamanda başladım ama evcil hayvanım olsun gene istiyorum.

***

Perili köşk, demek inatla yaşadıklarına göre, çiçeklerin sevmiş seni, bir de sen ilgilensen, kim bilir nasıl olurlar. Yumurta kabuğunda yeşil yakından daha bir güzel inan.

***

Sndrfknella, Rıfkı'yı seve seve evlatlık edinebilirim, yeter ki gönder sen bana. Naneler senin armağanın, haberin var di mi ?

***


Anonim/Deniz, yazdıklarınıza ne cevap yazayım diye düşünürken, Yeşilay haftasını işlerken sizi konu edebileceğim aklıma geldi ;)

kurunane said...

bende balkonumda nane yetiştiriyorum ama kekik ve dereotu yetiştirmek hiç aklıma gelmemişti. ne süper bir fikir bu. ellerine sağlık.

BALDAN TATLI said...

Yumurta kabuğu olayını çok kıskandım bende denemeliyim. Baharat köşeside çok güzel olmuş. Sevgiyle kal..

B5 said...

Gitmeden bir bakayim dedim ;)
Benim o ot öyle kaldi. Cicegi olmuyor galiba.. Ama hala sag.
Gül ise tac yapraklarini dokmeye basladi, o da sag.
Iki haftaligina yokuz diye, kablo gibi garip bir cicek sulayici (?)aldim. Bir ucu siseye bir ucu topraga batirilan. Daha once ise yaramisti.
Umarim geldigimizde ikisi de mutlu mutlu bizi bekliyor olur.
(Mutlu olmalilar, esim biriktirdigim su siselerini sabah atmis, sarap siselerine su koymak zorunda kaldim!)

merveotesi89 said...

Merhabalar.. Tebrik ederim.İyi yakalamışsın.. Banada çok tanıdık gelmişti Burak Kut un bu şarkısı. Birazda üretken olsak. Çalmaları bıraksak... Kendimize özgün üretsek... mavideniz & merveotesi89

Anonymous said...

Sanemciğim çiçekler harika.. Balkonun da çok güzelmiş :) Çok beğendim..
Deniz yıldızlarını çok severim ben de.. Benim küçükken vardı.. O da küçüktü :) Sonra kırıldı :(

mrl's page said...

Bayıldım yumurta kabuğundan saksı işine :) Ben de denemek istedim...
Benimde ampulün içi çıkartılarak kaktüs saksısı yapılmış çok sevdiğim bir saksım vardı.Sulamak içinde ucunda minik plastik hortumu olan enjektör.Ne yazık ki çok uzun yaşatamadım onu.Ama ampülüm duruyor belki yeniden hayata geçirebilirim :)

Balkonun çok başarılı, sevgiyle büyütüldükleri belli :)
Selamlar sevgiler kavrulan İstanbul'dan
~mrl~

NAZLICA said...

Sanemciğim, ben ilk önce Burak Kurt'dan başlamak istedim. Pes diyorum yani bu kadar da olmaz ki.Daddy Yankee'yi dinledim, üzüldüm. Yumurta saksına bayıldım, nasıl yaparım diye düşündüm. Pişirdikten sonramı açtın üzerini yoksa çiğ olarak mı? Estetik olarak harika, içerisindeki bitki ne olursa olsun, önemli değil.Çiçeklerin de çok güzel, emek olmadan birşey konulamıyor ortaya. Ellerine sağlık canım.

bembi said...

aa, hazır yumurtada tohum satılıyor :) benkonusuyorum.blogspot.com da yer vermiş, hatta satın almak istemiştim! :)) demek biz de kendi kendimize yapabilirmişiz! bayıldım!!!

evde çiçekleri çok severim! kaktüs bahçelerin çooook güzel :))

Selen said...

Sanemcim,
Bayıldım yumurtadan saksına. Harika bir fikir. Aklıma ilkokuldayken deney olsun diye kuru fasulyeden ıslak pamuk içinde bitki yetiştirmelerimiz geldi.
Bu arada Eylül'de gel etkinliğine ben de üye oldum :) Belki Pınar'da okumuşsundur. Hevesle bekliyorum gelişini canım. Öptüm

Unknown said...

GELD�M G�RD�M BE�END�M.YUMURTA DA OT YET��T�RMEK S�PERM�� BENDE SEVER�M ���EK B�CEK..

Berceste said...

Elma dersem çık, armut dersem çıkma! ELMAAAA...

Sanem said...

Kurunane, demek nane yetiştiriyorsun ;) ben de naneyi sonradan ektim saksıya, yoksa dereotu en tercih ettiğimdi. Ve artık o yumurta bu akşam çıkan ani yağmur sonucu, balkonda unutulması sebebiyle, artık maalesef sadece bu fotoğrafta anılacak, bir dahaki jumboya nane dikilecektir.

***

Baldan tatlı, ben de senin pratik mumlukları beğeniyorum, ama denemeye cesaret edemiyorum. Yumurta işi kolay, hele hala yazdayken, dik bence bir tane, hemen büyüyor bunlar, insanı şaşırtıyor.

***

B5 ;)) Nasıl mutlu olmasınlar, bulduğum çözüm ve yardımcısı harika çünkü. Ota da üzülme, çiçek açtı mı sezonluk oluyorlar, halbuki kışın bile benim ot benimleydi, onun yeri hep ayrı.
Şimdi sen deniz kenarında olmalısın, eğer o fotodaki yerdeysen, deniz kestanelerine dikkat et, ve bulabildiğin kadar kışlık kabuk almayı unutma ;)

***

Mavideniz bey ve sevgili kızı Merve, hoşgeldiniz taa oralardan. Burak Kut'u özellikle dinlemişliğim yok da, her reklam arasında karşıma çıkmasına sinir oluyorum, bu kadar kulağı tırmalarken bu melodi, orjinalini bulayım istedim.

Sanem said...

Bilun'cum, minicikken sen, yıldız da pek minikti eminim, hele o küçükler nasıl kırılır bilirim, daha ince olurlar onlar zaten.

***

Nazlı, yumurtayı yağda pişirmeden evvel tepesinden hafifçe kırıp bu hale getiriyorum, normalde feci halde rafadan severim yumurtayı, bu saksı için yağdasına da razı oldum bir kaç defa. Ama şimdi dereotlarım yağmurla birlikte yok oldular, bu sefer nane dikicem, bakalım n'olacak.

***

Bembi, bak ben bilmiyordum hazır satıldığını, ama sitenin birinde yıllar önce görmüş, içinden çıkan çiçeklere de bayılmıştım. Demek hazırı da varmış, senin sayfana girip bakıcam şimdi. Bu arada laf aramızda, en çok kaktüslere emek harcadım ;)

***

Selen ;) Eylül etkinliğinden haberim olmaz mı hiç, hem bebek sevicez, hem çay içicez ;) Bu arada o ıslak pamukla ne harikalar yaratanlar olur du hatırlar mısın, ne uzun fasulye sapları çıkardı ortaya, benimkini hiç öyle uzamamıştı.

***

Elçin, aynı şekilde ;) Teşekkür ederim.

***

Berceste, ;))) Elmayı yedim, teşekkürler, şimdi portakalda.

Sanem said...

Mrls, arada böyle kaçırıyorum yorumları, cevap yazarken... Ampulden saksı işi de enteresan, ben de onu merak ettim şimdi, belki bizimle de paylaşırsın, yeniden dikince kaktüsleri ? Burdan da selamlar, burası gündüz yanıyor, gece bir müddet de yağıyor, sonrasındaki rutubet adamı mahvediyor.

Anonymous said...

Merhaba.. sobe olayına verdiğin yorum cevab için teşekkürler.. Sıcak Ege den, Milas tan selamlar... serinlikler seninle olsun... http://mavideniz035.blogcu.com/

Tuhfe said...

Güzel bir hafta sonu dilerim.

Sevgiler.

Tuba said...

Guzel bir hafta diliyorum. Sevgiyle kal Sanem'cigim. Yazini keyifle okudum.

Barış said...

Yaşamın en geniş özeti azot çevrimi. Çevrimi başlatan da nebatat. Bu kadar bitkiyi ve yeşili göz önüne seren blogunuz harika. Sizin gibi, ormanı denize tercih eden biri olarak ellerinize sağlık diyorum. Ulu ağaçlar da görmek istiyoruz :)

Sanem said...

Mavideniz, Tuhfe ve Tuba ben de size geçikmeli de olsa iyi bir hafta sonu bu hafta için dilerim, bilmem gelir de okur musunuz burayı ama ;)

Barış, ormanı tercih ediyorum desem biraz yalan söylemiş olurum, tamam yeşil iyi hoş da , ben şöyle derin mavi ve kayalıklar ve tabii kertenkeleri gene de tercih ederim sanki.

Anonymous said...

Bu durumun muhteşem manzarası, ben çok daha önce bu bakış açısıyla gördüm sanmıyorum.